Uzman Psikolog Begüm TOPALOĞLU
 

"Bir psikanaliz, şu an olduğu gibi, kafanızdan geçen fikirleri susturmadan, serbestçe konuşmanızı içerir. Sizi adım adım, kendi kelimelerinizden başka anlam formlarına götürür ve bu sizi şaşırtır; sonra bunlar parçalanır ve beraberinde acı getirir. Genellikle, tehlikeli şartlarda karşılaşılan belli belirsiz unsurların sizi nasıl da belirlediğini keşfedersiniz. Bu unsurlar; çocukluktan gelenler, karşılaşmalar veya size söylenen belirli sözcüklerdir. Bu unsurların kötücül yükü azalana kadar, onları sürekli ele alırız. Ve her vaka birbirinden farklıdır."

                                                                                                                                                   Jacques-Alain Miller

​

Hayatta zaman zaman anlam veremediğimiz duygular, tekrar eden ilişkiler, aynı hatalara dönmek ya da açıklamakta zorlandığımız sıkıntılar yaşayabiliriz. Psikanaliz, bunların nedenlerini dışarıdan “tanımlayan” bir yöntem değildir; kişi kendi sözleriyle anlattıkça, görünmeyen bağlantılar yavaş yavaş ortaya çıkar. 

Görüşmelerde kişi, aklına gelenleri mümkün olduğunca özgürce konuşur. Bu serbest konuşma sayesinde, bazen farkında bile olmadığımız düşünceler, duygular ve hatıralar kendini göstermeye başlar. Psikanalizin amacı hızlı çözümler sunmak değil; kişinin kendisini daha iyi duymasına ve anlamasına alan açmaktır. Psikanaliz çalışmasının yönü öznenin arzusuna yöneliktir. Semptomların bir anlamı vardır ve genellikle bilinçdışı bir doyum sağlarlar. Bu nedenle kişi aslında şikayetleri ile yaşamını sürdürebilir, değişim talebi tamamen öznel bir durumdur. Kişinin başına gelenlerle ilgilenmesi gerekir. 

Düşünce yapısı da dil gibi kelimelerden oluşmaktadır. Bu nedenle psikanalizin temel malzemesi konuşma ve dil yapısıdır. Analitik deneyim öznenin semptomunun acı verici doyumundan uzaklaşabilmesi ve bilinçdışı arzusuna yönelebilmesini amaçlar. Bu sayede kendi öznel hakikatine dair bir bilgi edinebilmesi mümkündür. 

​